27 Aralık 2011 Salı

İLERLEYEN BİR ÜLKE:TÜRKİYE



Her ülkenin,devletin mutlaka hedefleri vardır.
Ve buna bağlı olarak ya da bununla bağlantılı olarak ülkeleri yöneten hükümetlerin de politikaları vardır.
İster demokratik bir rejim olsun,ister mutlak iktidarların ya da tek adamların yönettiği rejimler olsun bunun istisnası yoktur.
Devlet özünde hedefi olan bir organizasyon demektir zaten.
Türkmenistan mesela,bağımsız olduktan bir süre sonra,tıpkı İsviçre gibi ,”tarafsız devlet” statüsü için başvurdu.
Kuzey Kore’de diktatör öldü,ama yerine geçen oğlu,babasının izinden bu demode olmuş komünist yönetimi sürdürme derdinde.
Bütün dünyaya da meydan okuyor.
Türkiye olarak ülkemiz de,özellikle son 150 yıldır daha ziyade Batı Medeniyeti’ni hedef alan politikalar geliştirdi.Bunu ne kadar başardı,ne kadar doğru algıladı ya da düzgün uyguladı tartışmaları bir yana,bu önceliğin devletimiz için vazgeçilmez bir ideal olduğu açıktır.
En son,yarım asırdır,sözümona küresel bir proje olan Avrupa Birliği hedefi doğrultsunda koşturup duruyoruz.
Zamanında komünist ya da sosyalist olan,diktatör rejimlere sahip Doğu Bloku ülkeleri bile AB üyesi olmasına rağmen,bizim AB hedefimiz,özellikle son zamanlara kadar tabiri caizse bir platonik aşka dönüşmüştü.
Neyse ki,son yıllarda millet ve devlet olarak,artık dünyanın parmakla gösterilir oyuncularından biri olmamız bu durumu yavaş yavaş tersine döndürmeye başladı.
Gelişen siyasi ve ekonomik olaylar,Türkiye’nin dünya siyasi ve ekonomik güçleri arasında artan yükselişi bizi bu acıklı tablodan kurtarıyor.
AB’ye yalvaran değil,yerine göre, ciddi ve mantıklı duruş sergileyen bir ülke durumundayız artık.
Dünyanın hangi noktasında ne oluyorsa,Türkiye olarak bizi de ilgilendirdiğinin farkındayız ve o ufku çizebiliyoruz.
Ortadoğu’da olsun,Avrupa’da veya dünyanın herhangi bir bölgesinde olsun,artık bizim de bir sözümüz olduğunu dünya muhakkak ki biliyor.
Ekonomideki 16. Sıraya yükselen ve son zamanlarda dünyanın en hızlı büyüyen ilk üç ekonomisinden birisi olmamız gibi etkenler tabii ki,bizleri sevmeyen,ilerlememizi istemeyen bir kısım güçleri,devletleri ya da “odakları” rahatsız edecektir,ediyor da.
İşte bu gibi nedenlerle önümüze on yıllardır bir takım suni meseleler çıkartılmıştır.
Son olarak Fransa’nın Ermeni Soykırımı iddiasıyla ilgili gündeme getirdiği ve Ulusal Meclisi’nde kabul edilen kanun da bu çerçevede ele alınması gereken suni maddelerden bir tanesidir.
Esasen bu konu her zaman için birileri tarafından daima gündemde tutulmaya çalışılarak sözümona Türkiye’ye “dikkatli olması” uyarısı yapılmaktadır.
Tıpkı Asala terör örgütünü besleyenlerin varlığı gibi,bugün de tıpkı Pkk terör örgütünü besleyenlerin varlığı gibi daima önümüze bizi rahatsız edecek,ataklarımızı ve enerjimizi başka alanlara yönlendirecek hain girişimler elbette varlığını sürdürecektir.Zamanında yapılan her darbe ya da muhtıra,ülkenin içine düşürülmüş olduğu sağ-sol çatışmaları ya da 2000’li yıllardaki e-muhtıra girişimleri vs,her ne olursa olsun daima Türkiye’ye sun’i gündem maddeleri olarak dayatılmış konulardır.
Tabii bir kısım zevatın bazı konularda rahatsız olmaları,bir takım meselelerden dolayı yersiz endişelere kapılmalarından dolayı o hain odakların tahrikleri etkili olmuştur.Mamafih,gafillerin yanısıra içimizdeki bir kısım hainler de bu kıvılcımların tutuşması için ellerinden geleni arkalarına koymamışlardır.
Ama istikrarlı bir yönetim,bunun tabii sonucu olarak doğru yönetilen bir ekonomi olduğu sürece;bir de bu olumlu tabloyu haklar ve hürriyetler noktasında demokrasinin tam manasıyla yerleşmesi için kullandığımızda bütün bu olumsuzlukların ve engellemelerin üstesinden geleceğiz inşallah.
Eskisi gibi yanlış işler yapanlar,çeteleşerek istedikleri gibi at koşturanlar ya da milletin bazı hassasiyetlerini kaşıyarak kendi menfur emellerine alet etmek isteyenler meydanın boş olmadığını ve herşeyin hesabının verileceğini biraz zor da olsa öğrenme sürecindeler.
Bu umutlu tablolar zaviyesinden bakıldığında, bugüne kadar frenlerle durdurulmuş,derin bir tarihi geri planı olan ve enerjik bir genç nüfusa sahip Türkiye’nin bundan sonra ilerlediği güçlü hedeflerden sapmayacağı açıktır.

Hiç yorum yok: